İnsanlar bir defa kandırılır!
Bir akıllı insan ikinci kez aynı şekilde kandırılamaz!
Eğer kandırılırsa, o kişinin aptal olduğu anlamına gelir.
Ancak, toplumda her zaman milleti aptal yerine koyup kandırdığını sanan dolandırıcılar var!
Bunlara başka bir ad vereceğim ama sevgili Turgay Mürtezaoğlu bu yazının ana konusu olduğu için onun naaşına saygımdan dolayı şimdilik susuyorum!!!
Ve bizim mesleğimizde bu tür kişiler oldukça yaygın…
Turgay Mürtezaoğlu, yaklaşık 40 yıl boyunca basın mesleğinde adam gibi görev yaptı.
Basının önde gelen isimlerinden biriydi.
Suavi Kaptan geleneğini çok iyi bir şekilde devam ettirdi ve biraz erken olarak aramızdan ayrıldı.
Karadeniz gazetesinde çalışmaya başladığı 1979 yılında kendisiyle tanıştık.
Suavi Kaptan bizi tanıştırmıştı…
Önceden Suavi Kaptan, Mehmet Özşahin ve benim dahil olduğum bir grup olarak HHA’da birlikte çalışıyorduk ve talep üzerine Karadeniz gazetesini ilk kez süreli yayınlama denemelerimiz olmuştu.
Gazete sahipleriyle anlaşamadık ve herkes kendi yoluna gitti.
Turgay Mürtezaoğlu, Karadeniz gazetesine teknolojiye olan ilgisi ve yetenekleri nedeniyle girdi.
Ancak kısa sürede habercilik yapmaya başladı.
Haber ve doğa fotoğrafları çekme konusunda çok iyiydi ve aynı zamanda iyi bir karakalem çizeriydi.
Üniversite eğitimi almıştı. Dil bilgisi vardı. Motosiklete ilgi duyuyordu.
Bu yüzden geçirdiği bir kaza nedeniyle üniversite eğitimini tamamlayamadı.
Kısa sürede Hürriyet gazetesinin büro şefi oldu.
Hürriyet’in o zamanlar sadece haberlere odaklanan bir geleneği vardı ve Turgay bunu çok iyi yapıyordu.
Şimdiki gibi etkisiz ve yalama haberler, özellikle yorumlar yoktu!
Gazete o zamanlar gerçek bir okuldu!
Patronlar başka alanlarda iş yapmaya başladığında gazetecilik hızla bozulmaya başladı.
Tabii ki gazeteler bozuluyordu, ancak asıl neden insan kaynaklıydı!
Zaman geçtikçe birçok şey değişti.
Herkes kendine bir yol belirledi.
Farklı insanlar için farklı doğru yollar vardı…
Bu tercihlere saygı duyarken, yolunu özgürce seçenlerin eylem ve söylemlerinin birbirinden çok farklı olduğunu gördük!
İşte bu durumda gerçek problem burada başlıyor…
Turgay Mürtezaoğlu, zengin ve seçkin bir ailenin tek erkek çocuğu olmasına rağmen bunu hiçbir şekilde hayata yansıtmadı.
Bir emekçi gibi çalıştı. Aile servetine bel bağlamadı. Kendi ayakları üzerinde durdu.
Bunu yaparken eşi olan sevgili Evşen dışında pek kimse yanında değildi.
İş hayatının dışında da özel bir dünyası vardı.
Onun başkalarının arkasından konuştuğunu veya dedikodusunu yapmadığını hiç duymadım.
Kimseyi aldatmadı. Yalan söylemedi.
Habercilik dışında bir işle uğraşmadı.
Trabzon’da olduğum zamanlarda neredeyse haftada bir kez buluşurduk.
Eğer bürosuna uğramazsam, beni arardı.
Ayrıca harika bir hayvan sevgisi vardı.
Kendi gibi tanınmış bir kurduyla şehirde dolaşır, son bir yıldır da ofisinin penceresinde her sabah elleriyle iki martıyı beslerdi!
Gazetecilerin çoğu sanki huysuz olmak zorundaymış gibi huysuz insanlardır!
Bazılarının huysuzluğu kibir, bazılarının ise küstahlık boyutuna ulaşır!
Ne tuhaf ki Turgay, bu dünyanın bir parçası gibi görünmüyordu.
Onun huysuzluğu sadece haberlerle sınırlıydı. Başka bir şey değildi…
Belki de bu yüzden onun ardından sahte gözyaşları dökenleri gö
Ortahisar Belediyesinin 2018 yılı bütçesi belli oldu |